Bloğuma zorunlu ara verdiğim zaman sağlıklı beslenme ile ilgili daha fazla araştırma yapıp sizlerle bildiklerimi ve öğrendiklerimi paylaşma kararı aldım. Daha önceki yazılarımda “Gıdalarımız ve Sağlığımıza Etkileri” konulu seminerden bahsetmiştim. Aslında aldığım gıda ürünlerinin içeriğine dikkat eden, katkısız ürünler kullanmaya çalışan ve işlenmiş gıdaları hayatımdan uzaklaştırmaya çalışan biriyimdir ama bu seminerden sonra çok daha fazla itinalı bir ev hanımı olmam gerektiğini öğrendim.
Eşim de gıda sağlığına önem veren biridir; o nedenle ondan da çoğu zaman destek görerek beslenme biçimimizi şekillendirmeye çalışıyorum evliliğim boyunca. Yediklerimize dikkat etmeye çalışırken daha az kalorili gıdalarla beslenmeye çalışıyoruz. Zaten beyaz eti tercih eden biriyim; ancak sağlık açısından da kırmızı et yerine beyaz eti daha çok yemeye gayret gösteriyordum; taa ki bu seminere kadar. Bu seminerden sonra çoğu arkadaşımız tavukla ilişiğini kesmeye başladı. Peki bizi tavuktan bu derece soğutan gerçekler neler? Bir de sorun sadece tavuk mu?
Tavuk aslında kendi başına sağlıklı bir et ama nüfusa göre artan talebe cevap vermek ya da daha çok kazanma hırsıyla tavuklar tam bir işkenceye maruz kalıyor ve bizlere de zorla şişirilmiş tavuklar yediriliyor ki bu da sağlıksız beyaz et yediğimiz anlamına geliyor. Helal gıda yeme çabası içinde kesim koşullarının İslami koşullara uygun olmasına dikkat ederken aslında kesim aşamasına gelinceye kadar tavuk olmaktan çıkarılan zavallı hayvanların yetişme süreçlerine pek dikkat kesilmemiştim. Sadece tavuklara hastalanmaması için antibiyotik verildiğini duymuştum. İşin aslının antibiyotikten çok daha kötü gerçekleri içerdiğini bahsettiğim seminerde gördüm.
Arkadaşlar tavuk 1925 li yıllarda 45 günde 1,14 kg. ancak ulaşabilirken günümüzde zorla beslenen tavuklar 45 günde 2,5 kg. olabiliyormuş. Zaten dar alanda ve gerçekten vicdan sızlatılacak koşullarda yetiştirilen hayvanlar aşırı ve hızlı kilo aldırılmış halde bacakları taşımadığı için yürüyemiyorlarmış. Hatta seminerdeki doktor Mehmet Mahir Atasoy yetiştiricilerin tavuğu daha fazla bekletemeyip zorunlu olarak kesmek zorunda kaldıklarını; çünkü biraz daha beklerlerse tavukların aşırı kilodan kalp krizi geçireceğini söylemişti. Ayrıca HaberTürk gazetesinin web sayfasında okuduğum kadarıyla kemikleri o kadar az gelişmiş ama şişirilmiş tavuklar ele alındığında kemiklerinin kırıldığı bile oluyormuş. Yani kemikleri daha bebek ama vücut bir dev. Peki ama bu tavuklar nasıl bu kadar hızlı kilo alıyorlar? Öncelikle 23 saat aydınlıkta 1 saat karanlıkta bırakılarak yemeye zorlanıyorlarmış. Zaten bir de antibiyotik ve bazı ilaçlar hayvanlar daha hastalanmadan kendilerine veriliyor. Hastalanmadan ilaç vermek ne demek??? Siz hastalanmadan antibiyotik kullanır mısınız? Sonuç olarak verilen bu ilaçların tabii ki tavuklarda yan etkileri oluyor. Eskiden tavuklar tencerede uzun uzun kaynatılırmış ve ancak pişermiş. Şimdi ise verilen ilaçların etkisiyle tavuğun pişmeye direnç gösteren bağ dokularının zarar görmesi nedeniyle tavuklar kolayca pişiyor.
Firmalar üretimin artmasında gurur duyup kasım kasım gerilseler ne yazar? Hayvan haklarına olan saygısızlıklarını mı söylesek, yoksa bize sağlıksız et yedirip başta kanser olmak üzere bir çok hastalığa ön ayak olmalarını mı?
Olay sadece tavuk etiyle bitmiyor tabii. Tavuklar sağlıksız olunca tavuktan aldığımız yumurtalarda sağlıksız oluyor. Çocuklarda erken ergenlik dönemine girme ve tüylenme sorunlarına neden olduğu için yumurta yerken organik olanı tercih etmek gerektiğini yine HaberTürk gaztesinde okudum.
Bütün bunları sizlerle paylaşma niyetim tavuktan uzaklaşın anlamına geliyor biliyorum ama eğer bulabiliyorsanız köy tavukları almaya gayret gösterin. Az da olsa bazı yerlerde bulunabiliyor. Bu dönem gerçekten gıdaların sağlığı açısından çok dikkatli davranılması gereken bir dönem. Ayrıca belki bilinçlenip firmaları tavuğun doğasına uygun yetiştiricilik yapmaya zorlayabiliriz. Sonuçta bilinçlenmiş tüketicilerin baskısı çok şeyi değiştirebilir.
Son olarak bir reklam filminde görüp aklıma takılan “mutlu tavukların yumurtaları” sözü geldi ki(hangi firmaya aitti hatırlayamadım) sormadan geçemeyeceğim siz hangi mutlu tavuklardan bahsediyorsunuz sayın firmalar?? Siz bizlerle dalga mı geçiyorsunuz??? Lütfen sağlığınızla dalga geçilmesine izin vermeyin.
Herkese sağlıklı günler….
6 yorumlar
ah canım,herkesin sorunu bu doğal beslenmek ve ne yazık ki herkes kendi meyve,sebzesini,etini üretmedikçe katlanmak zorundayız bize dayatılan bu beslenme tarzına ,her şeyde ilaç var ,ama her şeyde, ve ne yazık çocuklarımıza ,ne günlere kaldılar ve daha nelere katlanmak zorunda kalacaklar.
migros o mutlu tavuklar ve yumurtalar 🙂
ne diyeyim bilemedim ki 🙁 öyle bir zamandayı zki ne yediğimiz doğru ne içtiğimiz.
Allah yardımcımız olsun..
Bulabildiğim sürece köy tavuğu almaya çalışıyorum ama ondan bile şüphelenir oldum artık..Gerçekten köy tavuğumu?
Ayrıca diğerlerine göre pahalıda,kaç kişi o parayı verir tavuğa..:(
Öylede çok severim ve kurtarıcıdır bu tavuk eti..her hali ayrı güzel .
Allah ayrdımcımız olsun.
Semihacigim burada da aynı mesele var, önce helal mi derken şimdide üzerine ne sağlıklı sorusu eklendi. Allah yardım etsin bize, insan sağlığıyla oynayanların da kendi baslarına versin derim. O kadar çiftlik var büyük büyük salın hayvanları çimende otmasınlar sağlıklı beslensinler. Ne diyeyim???
Gecen gün duydum ki Almanya da dogum kontrol haplarının alma yaşı 12′ ye düşmüş. Allah bizleri ve bizlerden gelecek nesilleri muhafaza etsin inş. :((((
Güzel bir yazı, ellerine sağlık. Gıda terörü örgüt tereörünü geçti! Zira onlar beşer onar katlediyor, gıda sektötü uzun vadali toplu katliam peşinde!
Allah hepimizin yardımcısı olsun.
neşeli hafta dilerim canım.